12 Nisan 2008 Cumartesi


Beni bulmak için aramadın ki hiç… içime estirdiğin fırtınaları umursamazdı yüreğim, Beklerdi, sabrı içerdi hücrelerim… Sıcak yaz mevsimini bekledim hep… tutunduğum dalı kesme diye yalvardım sevgiyle… Ağlardım, öfkelenirdin, şimşekler çakardı başıma ellerinden… Bende ki tek soru; neden .. neden ? Vefamı ayaklarının altında çürüttüğüm için mi ? Sadece sev demiştim, sev… bu kadar zor mu sevmek ? Ağlatmak ne kadar kolay sevgiyi… ağlatma ne olur demiyorum artık… Otururdun bir kenara yakardın sigara. Elindeki sigara kadar değerli değil miydim? Keyifle içine çekerken dumanını nasıl da kıskanırdım… duman olsaydım çekseydin ta derinlere… ne elindeki sigara ne de kül tablasında sönmüş izmaritim… Söylesene ben neredeyim? Bunaltıcı sıcaklarda serinleten rüzgâr mı, susuz kalan topraklara yağmur muyum? İnkar etmiyorum; gülüm derdin, dikenlerimi de hiç sevmezdin… gül dikensiz olmaz ki… Gülün dikenlerini de törpüledim… olmadı, kopardım dikenleri… lakin kabul etmedin gülü kopardın dalından… soldu güllerim… Gül budama zamanıdır belki dedim, toprağa yeniden ektim gül dallarını… bu sefer yedi veren olsun… kadife gibi yumuşacık açtırdım içimde ektiğim gülleri… Yedi veren güllerin rengini de sevmedin… gökkuşağını da sevmezdin. Ben renklerine hayran kalırken, gülüp geçerdin, sen umursamazdın… Paylaşamam kimseyle seni derdin ya, kendinle de paylaşmadın ki… Sorgulamak değil bende ki, hâlâ ümit ediyorum, uzatırsın belki ellerini… Ağlamıyorum artık; bir bahçe kurdum, papatyalar var içinde, her biri ayrı gülümsüyor, kendince şarkılar söylüyor, dans ediyor umutlar, sımsıkı sarmaş dolaş… Ayrık otları da var içlerinde… öğrendim otları temizlemeyi, ellerimi toprağa bulayıp köklerinden çekip atıyorum… kirletmesinler bahçemi… Gün biterken; papatyalarım uyuyor ben uyanık kalıyorum. Gece oluyor uzanıyorum gecenin serin ama samimi koynuna, sarılıyor sımsıkı… ağlıyorum doyasıya… papatyalarım susuz kalmasın diye…

Hiç yorum yok: