3 Şubat 2008 Pazar


BEN İYİYİM

O'na de ki...Duydum, herşeyi duydum...

Şimdi bana onu anlatıyorlar.

Sanki başka bir insandan bahsediyorlar.

Ben mi büyük anlamlar yükleyerek tam(am)lamışım O'nu...

Öyleyse ne kadar yanılmışım.

Yaratırken bir masal prensini çocuksu düşlerimde, kendimi ne kadar iyi kandırmışım.

Duyduklarım kara harflerle yazılacak masumiyet tarihine.

Kirletilmiş bir sayfaya, kalın uçlu simsiyah kalemlerle...

Bir Atilla İlhan şiiri gibi yazılanları yalnızca yaşayanlar anlayacak.

Şiirlerde bana, yalnızca O anlatılacak.

Biliyorum birgün kendisinin anlatıldığı şiirlere rastladığında yazılanları anlamayacak.

Zira tren çoktan uzaklaşmış olacak.

Hayatın karanlık bir ara istasyonunda yapayalnız kalanlar unutulmaya mahkum olacak.

O'na sor bakalım; En çok ne eksik kaldı, biliyor mu?

Gerçi ben bilmesini beklemiyorum.

Beni anlamasını beklemediğim gibi.

Benimki geç kalmış bir veda ya da yanlış anlaşılmış bir aşka bir türlü konulamayan nokta, nokta, nokta.

O'nun için denk gelirse eğer, iki lafın arasına sıkıştırıver söyleyeceklerimi.

"Bana pişman olacak kadar bile zaman tanımadı."Oysa her insan geriye dönüp baktığında "Acaba?" sorusunu sormak ister... hata yapıp yapmadığını ufak bir zaman aralığında tartışmak gereğini hisseder...

İçinden çıkamadığı durumlarla karşılaştığı anlarda bir süre için "kaçma hakkını" kullanmak için beyaz yalanlar söyler...

Ben bunların hiçbirini yapamadım.

Yapacak zaman bulamadım.

Belki bu yüzden bugün ben yalnızca "iyi olmuş" diyebiliyorum.

Yanılmadığımı, hata yapmadığımı düşünebiliyorum.

Beni en çok işte bu yaralıyor.

Bu kadar haklı çıkmak insana pişman olma fırsatını tanımıyor.

İnsan pişman olamayınca da "bi daha" diyemiyor.

Ayrılık, ( "zamansız" olunca ) tüm ağırlığını omuz başına bırakıyor.

Ve o orada durduğu sürece ben bir daha hiç bir zaman benzer ağırlıkları kaldırmayı göze almayacağım.Ortalama aşklara bir kez aldandım, bir daha aldanmayacağım.

Hiç yorum yok: